Bir zamanlar bir kasabada; olgunlaşan bereketli buğdaylar rüzgarda sallanırdı ve bu esnada onların arasında koşan bir kurt görülebilirdi. Rüzgarın eğdiği buğdaylar kurt tarafından ezilirdi. Tahıl az olduğunda kurt onları yerdi. Başlangıçta hiçbir şey yoktu. Yalnızca sıcaklık vardı ve sonrasında bir söz verildi. Buluşmalar ve ayrılıklar devam etti. Nihayetinde insanlar kendi güçlerini kullanarak refaha erdiler. Muhtemelen; verilmiş eski bir sözü inançla sürdürmenin bir anlamı yoktu artık. Craft Lawrence 25 yaşında; ticaret konusunda kafası gerçekten çok iyi çalışan yetenekli bir tüccardır-tabi seyyar satıcı da diyebiliriz. Hayatındaki en büyük ve de yegane amacı yeteri kadar para biriktirip kendi dükkanını açmaktır. Bunun için öykümüzün geçtiği Ortaçağ Avrupası görünümündeki coğrafyada kasaba kasaba tam yedi yıldır dolaşmaktadır. Bir gün yolu Pasroe Kasabası'na düşer Lawrence 'ın. Tam da köyde buğday hasatının sonuna denk gelmiştir bu ziyareti. Köylüler artık onlar için bir efsane halini almış Hasat Tanrısı Horo için yaptıkları festivali kutlayacaklardır o gün. Aynı günün gecesi Lawrence kasabanın dışında geceyi geçirmek için suyun kenarına kamp kurar. Vagonundan sesler geldiğini farkeder. Vagonun örtüsünü kaldırdığında ticaretini yapacağı kürklerin arasından kurt kulaklarına ve kuyruğuna sahip 15 yaş görünümünde bir kız çıkar. Bu kız 600 yaşını aşmış Bereketli Hasatın Tanrısı Horo'dan başkası değildir. Horo Köylülerin artık ona ihtiyacı olmadığını söyler. Kuzey'e; doğduğu topraklara geri dönmek istemektedir. Artık o Lawrence'a bilgisiyle ve deneyimleriyle nasıl daha iyi bir tüccar olacağı konusunda yardımcı olacak; Lawrence da onu Kuzey'deki doğduğu topraklara götürecektir.